Kuzey ve güney ışıkları, auroralar; gezegenin manyetik alanı tarafından yakalanan yüklü parçacıklar (elektronlar, protonlar ve pozitif yüklü diğer atomlar) tarafından ortaya çıkarılır. Dönen gezegenler, içlerindeki düzenli elektrik akımları nedeniyle manyetik alanlar üretir, bu da “kuzeyden” “güneye” doğru akan manyetik güç çizgileri üreten doğal bir elektrik dinamosu oluşturur. Dünya’da aruroralar, Güneş’ten gelen yüklü parçacıklar manyetik alan tarafından yakalanıp kutupların yakınında aşağı doğru inerken oluşur. Başka gezegenlerin de manyetik alanları ve auroraları vardır. En büyük manyetik alana sahip gezegen Jüpiter’dir, yani çok güzel auroralar görmeyi bekleyebilirsiniz ve hayal kırıklığına da uğramazsınız. Jüpiter’de, auroraları üreten yüklü parçacıklar Jüpiter’in yakınındaki küçük uydusu Io’dan gelir. Io Güneş Sistemi’ndeki volkanik açıdan en aktif cisimdir, çünkü Jüpiter’in güçlü kütle çekimi tarafından devamlı çekilir ve itilir. Volkanik püskürmeler uzaya sıcak erimiş kaya ve gaz saçar. Elektrik yüklü bu gazın bir kısmı Jüpiter’in manyetik alanları tarafından yakalanır ve auroraları üretir. NuSTAR yüksek enerji X-ışın uydusuyla yapılan yeni bir gözlemde, yakın zamanda Jüpiter auroralarında (ya da Dünya dışında herhangi bir gezegende) görülen en yüksek enerji emisyonu tespit edildi. Görüntüde “NuSTAR PSF” adı verilen daire, NuSTAR nokta dağılım fonksiyonunu, NuSTAR’ın Jüpiter’de görebileceği küçük bir yapının tahminini gösteriyor. Bu NuSTAR gözlemleri, Jüpiter yörüngesindeki Juno uzay aracının bıraktığı ve Jüpiter auroralarının X-ışın emisyonunun tam olarak nasıl üretildiğine dair onlarca yıllık bir sırrın çözülmesini sağlıyor. Bu NuSTAR gözlemleri, aslında Jüpiter’de ve Dünya’da (ve belki Satürn’de de) benzer aurora süreçlerinin işlediğini gösteriyor.
Görsel: NASA/JPL-Caltech