Yıldızlar aşırı ısınmış plazmalar, elektronların atomik çekirdeklerinden soyulacağı kadar sıcak gaz toplarıdır. Kütle çekim, basınç ve sıcaklığın yıldızın yüzeyinden merkeze doğru artmasına yol açar ve bu içeri doğru artış, yıldızın içindeki sıcak plazmanın yükselmesine, dışarı doğru gitmesine, soğumasına ve ardından tekrar aşağı batmasına yol açabilir (ocaktaki bir cezvede sıcak suyun kaynamasına benzer konvektif bir hareket). Yıldızlar aynı zamanda dönerler (ve diğer hareketler yaparlar) ve dönen bir yıldızdaki plazmanın konvektif hareketleri, küresel bir manyetik alan oluşturan elektrik akımları üretir (en azından çoğu yıldızda; Güneş’in yaklaşık sekiz katı ya da daha fazla kütleye sahip yıldızlar, nadir durumlarda ölçülebilir manyetik alanlar gösterir). Yıldızlar dönerken, manyetik alanları dolaşıklaşır ve eğer çok karışık hale gelirlerse şiddetlenip potansiyel olarak yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Dolaşık manyetik alanlar, güçlü yıldız parlamalarına, yani ateş hattında olan herhangi bir gezegene zarar verebilecek madde ve enerji fışkırmalarına neden olabilir. 2008’de, XMM-Newton X-ışın gözlemeviyle yapılan gözlemlerde, şaşırtıcı şekilde güçlü bir yıldız parlaması keşfedildi. Bu parlama hakkında en tuhaf şey de yalnızca J0331-27 olan katalog numarasıyla bilinecek kadar sıradan olan, küçük, soğuk bir yıldızdan gelmesiydi. Bu yıldız bir kahverengi cüce, Jüpiter gezegeninden sadece biraz daha fazla kütlesi var. Yine de bir şekilde, Güneş’te görülmüş herhangi bir parlamanın on katından daha enerjik, güçlü bir yıldız “süper parlaması” yayınlamayı başardı. Yukarıdaki görsel, yüzeyde manyetik açıdan aktif bir bölge üzerinde manyetik olarak desteklenen bir ilmekle bir kahverengi cücenin nasıl görünebileceğinin sanatçı tasviri. Ek görsel, XMM-Newton’un gördüğü şekilde X-ışınlarındaki artışı gösteriyor. Bunun neden ve nasıl olduğu şimdilik bilinmiyor ve henüz benzer başka küçük yıldızlarda benzer güçlü parlamalar görmedik. Bu da akla bir soru getiriyor: Jüpiter’in de patlaması mümkün olabilir mi?
Credit: ESA