Modern zamanlarda keşfedilen ilk gezegen olan Uranüs, 1781’de astronom William Herschel tarafından gezegen olarak tanımlandı. Herschel gezegeni “deli kral” III. George’un onuruna isimlendirmeyi önerdi, ardından gezegen için pek çok başka isim de teklif edildi, ama nihayetinde astronom Johann Bode’nin Uranüs (Yunan gökyüzü tanrısı) ismi önerisi kabul edildi. Uranüs sıra dışı bir gezegen, dönüş ekseni gezegenin yörüngesiyle neredeyse aynı düzlemde olduğu için yana yatmış şekilde dönüyor gibi görünen halkalı bir buz devi. Bu tuhaf dönüş, gezegen 84 Dünya yılı süren yörüngesinde ilerlerken aşırı mevsimler ve fırtınalar üretiyor. Çok iyi anlaşılamamış olsalar da Uranüs (ve kuzeni Neptün) gibi buz devleri, Güneş Sistemi dışında belirlenmiş gezegen sistemleri arasında oldukça yaygınlar. Chandra X-ışın Gözlemevi ilk kez, Uranüs’ün bir X-ışın emisyonu kaynağı olduğunu gösterdi. Yukarıdaki görsel, gezegenin Chandra’nın Yüksek Çözünürlüklü Kamera’sı tarafından elde edilen ve Keck gözlemevi tarafından alınan bir optik görüntüsünün üzerinde eklenen X-ışın (mor) görüntüsünü gösteriyor. Bu X-ışın emisyonunun kökeni henüz bilinmiyor. Emisyonun büyük bölümü muhtemelen Güneş’ten gelen X-ışınlarının gezegenin atmosferi tarafından yansıtılmasından kaynaklanıyor, ama kutup auroralarının emisyonu ya da yüklü parçacıkların Uranüs’ün buz halkalarıyla etkileşiminden doğan (kuyruklu yıldızlarda X-ışın emisyonu üreten süreç) X-ışınları da buna dahil oluyor olabilir.
Görsel: X-ışın: NASA/CXO/University College London/W. Dunn et al; Optik: W.M. Keck Observatory