Süperdev kara delikler içeren galaksiler (çoğu galaksinin bu canavarlara sahip olduğunu düşünüyoruz) belirsiz bir durumdadır. Kimi zaman, kendi galaksimiz Samanyolu’ndaki süperdev kara delik Sgr A*’nın durumunda olduğu gibi, süperdev kara delikler nispeten sessiz şekilde, karanlıkta gizlenirler. Diğerlerinde ise süperdev kara delik, sıklıkla galaksiden dışarı binlerce ışık yılı boyunca uzanan dar, yıkıcı parçacık hüzmelerinin baskın olduğu büyük enerji fışkırmaları üretir. Bu kara delikler devasa olsalar da yalnızca Güneş Sistemimizin büyüklüğü kadar (galaksinin yaklaşık 1 trilyonda biri kadar bir büyüklük) olay ufuklarıyla, içerisinde bulundukları galaksinin boyutlarıyla kıyaslandığında ufak kalıyorlar. Buna rağmen uzaydaki bu küçük bölgelerin muazzam bir etkisi olabilir. Yukarıdaki görsel, merkezinde galaksiye bir parçacık hüzmesi fırlatan bir süperdev kara delik barındıran, 4C+29.30 adlı eliptik galaksinin kompozit sahte renkli X-ışın, optik ve radyo görüntüsü. Chandra X-ışın Gözlemevi’yle alınan X-ışın görüntüsü maviyle, radyo görüntüsü morla, optik görüntüsü ise altın rengiyle gösteriliyor. Radyo dalgaları yayınlayan parçacık hüzmesi, merkezi kara delikten doğuyor ve optik galaksinin görünür sınırının hemen dışında, her iki yana uzuyor. X-ışın emisyonu, bu parçacık hüzmesinin galaksi içindeki gazla nasıl çarpıştığını ve milyonlarca dereceye ısıttığını gösteriyor. Bunun gibi galaksilerin nasıl oluştuğunu ve evrimleştiğini anlamak için, süperdev kara deliklerin ve yayınladıkları enerjinin çevreleriyle nasıl etkileştiğini anlamak önemli. Bu etkileşimler, galaksiler arasındaki uzayı kimyasal açıdan zenginleşmiş maddeyle beslemeye, yıldız oluşumunu baskılamaya ve hatta yeni yıldız doğumlarını tetiklemeye yarıyor olabilir.
Görsel: X-ışın: NASA/CXC/SAO/A.Siemiginowska et al; Optik: NASA/STScI; Radyo: NSF/NRAO/VLA