Galaksi kümeleri, şimdiye kadar tanımlanan kütle çekimle bağlı en büyük cisimler arasındadır. Bu muazzam cisimler (“kozmik ağımızın” yapı taşları), gizemli karanlık maddenin çekimiyle bir arada tutulur. Bu yapılar karanlık maddenin yanında, onun aksine rahatsız edildiğinde elektromanyetik dalgalar yayınlayan ve bu sayede görebildiğimiz yıldızlar ve sıcak gaz formunda büyük miktarlarda normal madde de içerir. Çoğu kümeyle ilişkili normal maddenin büyük bölümü, yüksek enerjili X-ışınları üreten aşırı yüksek sıcaklıklarda bulunduğundan, galaksi kümelerini görmenin en iyi yolu, elektromanyetik spektrumun X-ışın kısmındadır. (Güney yarı küredeki Anka Takımyıldızı’nda yer alan) Anka Kümesi’nin bu kompozit görüntüsünde de gösterildiği gibi, kümeyi meydana getiren (burada Hubble Uzay Teleskobu optik gözleminde görüldüğü şekilde, en iyi ürettikleri optik yıldız ışığıyla görülen) ayrı galaksiler, (Chandra X-ışın Gözlemevi tarafından alınan bu sahte renkli görüntüde mavi parlayan) büyük bir X-ışın yayınlayan gaz havuzunda gömülü durumdalar. Sıcak, X-ışın yayınlayan gaz homojen değil; Chandra görüntüsünde (çoğunlukla X-ışın emisyonundan mahrum) büyük oyuklar görülebiliyor. Bu oyukların, küme galaksilerinden birisinin merkezindeki bir süperdev kara deliğin yaygarası tarafından oluşturulduğu düşünülüyor. Bu kara delik, şizofrenik bir biçimde (enerjinin çoğunun radyasyon formunda ortaya çıktığı) “kuasar benzeri” bir davranışla (enerjinin çoğunun, kara delikten doğan dar hüzmelerde hızlandırılan parçacıkların hareketiyle taşındığı) “radyo galaksisi benzeri” bir davranış arasında gidip geliyor gibi görünüyor. Bu jetler X-ışın boşluklarını yaratmış olabilir, ama belki aynı zamanda oyukları çevreleyen şoklanmış gaz filamentlerindeki yıldız doğumlarının tetiklenmesine de katkı sağlamıştır.
Görsel: X-ışın: NASA/CXC/MIT/M.McDonald et al; Optik: NASA/STScI