Güneş benzeri yıldızlardan gelen X-ışınları, yıldızı ve manyetik alanını oluşturan ve yıldızın dönüş hızına bağlı olan, sıcak, iyonize gazın (ya da plazma) kompleks hareketinin etkileşimiyle meydana gelir. Genç yıldızların hızlı döndükleri, kuvvetli manyetik alanlara sahip oldukları ve çok miktarlarda yüksek enerji X-ışınları yayınladıkları düşünülmektedir. Yıldızlar yaşlandıkça daha yavaş dönme eğilimi gösterirler ve X-ışını salınımları azalır. Bunun nasıl olduğunu anlamak, yaşamın nasıl başladığı ve evrildiğine dair yapbozun önemli bir parçası, çünkü şiddetli X-ışını emisyonları bir yıldızın yaşanabilir bölgesindeki gezegenleri fazlasıyla etkileyebilir. Elbette tek bir yıldızı milyarlarca yıl boyunca izlemek mümkün değil, bu nedenle astronomlar bir yıldız yaşlandıkça X-ışını emisyonlarının nasıl değiştiğini anlamak için yıldız kümelerini inceler. Kümelerdeki yıldızların hepsinin aynı kozmik zaman diliminde oluştuğu düşünülmektedir ve yıldız kümelerinin yaşları oldukça isabetli olarak belirlenebilmektedir. Astronomlar, çeşitli yaşlardaki kümelerdeki yıldızların X-ışını salınımlarını karşılaştırarak X-ışını salınımlarının yıldız yaşına bağlı olarak nasıl değiştiğini ortalama olarak belirleyebilmektedirler. Yukarıdaki görsel yıldız kümesi NGC1333’teki yıldızların çoklu dalga boyunda incelenmesinin güzel bir örneği. Bu görsel, Chandra X-ışın Gözlemevi tarafından elde edilen X-ışını görseli (pembe), Spitzer Uzay Teleskobu’ndan elde edilen kızılötesi görseli (kırmızı) ve Digitized Sky Survey ve Kitt Peak’de bulunan Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi Mayall 4 metre teleskobunun optik (kırmızı, yeşil ve mavi) görsellerinin kompozit bir hali. Chandra tarafından görülen X-ışını kaynaklarının pek çoğu kızıl ötesinde tespit edilmemekte ve bu da büyüyen daha soğuk maddelerden oluşan dış kozalarını kaybetmiş X-ışını açısından parlak bir genç yıldızlar topluluğuna işaret etmekte.
Görsel: X-ışını: NASA/CXC/SAO/S.Wolk et al; Optik: DSS & NOAO/AURA/NSF; Kızılötesi: NASA/JPL-Caltech