Biyologlar, iki farklı organizma arasındaki iyi yapılanmış, uzun süreli, yaşamı değiştiren ilişkileri tarif etmek için “simbiyotik” (Yunanca’dan, “birlikte yaşama” anlamında) terimini kullanırlar. Simbiyotik ilişkiler karşılıklı yararlı olabilir ve her iki organizmanın gelişmesini sağlayabilir. Karşılıklı yararlı simbiyotik ilişkilere klasik bir örnek, palyaço balığı ve zehirli deniz anemonu arasındakidir: palyaço balığı anemona besin sağlarken anemon da balığa yırtıcılara karşı korunma sağlar. Ya da daha karanlık bir yüzleri olabilir; parazit ve konakçı arasındaki ilişki gibi, bir organizma yarar sağlarken diğeri bundan zarar görür. Yıldızlar da simbiyotik ilişkiler kurabilir. Simbiyotik yıldızlar, evrimleşmiş bir kızıl dev yıldızla bağlı ölü, sıklıkla bir beyaz cüce hatta bazen daha da yoğun bir nötron yıldızı olan kompakt yoldaşından oluşan parazitik çift sistemleridir. Kızıl devden kompakt cismin üzerine gaz düşer, güçlü kütle çekim tarafından ezilir ve ısıtılır, nihayetinde hidrojenin helyuma çevrilmesiyle bir termonükleer patlamayı ateşler. Bu ölü yıldızı bir süre için tekrar canlandırır ve bir kez daha enerji üretir (ama bu sefer, ana kol ömründe yıldızın çekirdeğinde meydana geldiği gibi kararlı bir nükleer yanma yerine yıldızın yüzeyinde kararsız şekilde). Değişen yıldız R Aquarii, yıldız simbiyozuna ilginç bir örnek. Burada geçmişteki fışkırmalar, yıldızı çevreleyen şaşırtıcı ve görkemli yapılar olarak hala görülebiliyor. Yukarıdaki görsel, R Aqr’nin kompozit optik ve X-ışın görüntüsü. Optik görüntü (kırmızı, Hubble Uzay Teleskobu), eski fışkırmalar tarafından oluşturulan (yaklaşık bir ışık yılı genişlikte) büyük, soğuk, yoğun yapıları gösteriyor. X-ışın görüntüleri (mavi, Chandra X-ışın Gözlemevi), daha yeni fışkırmalar tarafından, patlamanın saatte milyon kilometre hızla giden şarapneli, yıldızın yakınındaki daha yavaş gaza çarptığında üretilen, aşırı sıcak gazdan oluşmuş jet benzeri damlaları ortaya çıkarıyor. Yeni püskürmelerin yanında geçmiş fışkırmalara dair kanıtları görebilme yeteneği, bilim insanlarının kütlenin kızıl devden beyaz cüceye nasıl aktarıldığını ve püskürmelerin nasıl gerçekleştiğini ve de bu süreçlerin zamanla nasıl değiştiğini anlamalarını sağlıyor.
Görsel: X-ışın: NASA/CXC/SAO/R. Montez et al.; Optik: Veri: NASA/ESA/STScI, İşleme: Judy Schmidt (CC BY-NC-SA)