Dış diyarda, fiziksel bağlantının rahatlığı olmadan, her şey karanlık ve yalıtılmıştı. Yaklaştıkça, kan kırmızı perdeler, tuhaf bir ışığın titreştiği muazzam boşlukları gizliyordu. Bu derin, uzak inzivanın içinde, şaşırtıcı bir karanlıkta hapsolmuş şekilde, her yer delilik ve korkuyla, boşluk üstüne boşlukla kaplıydı. Bir köşe dönüldü ve kızıl şeytanın kötü niyetle bakan maskesi bir anda görünür oldu. Orada hiç ışık parlamamış, hiç sıcaklık yaymamış, tamamen siyah, korkunç bir çehre gizleniyordu. Her şeyi önlenemez bir iradeyle büken, derin, tekil bir boşluk. Daha yakında, ışıldayan şeytani hüzmeler karanlığa düşüyor, bir daha asla görülmemek üzere yutuluyorlardı. Karanlığın içinde, acımasızca tüm uzayın ve zamanın içinde dağılan akıllara zarar sesler duyuldu. Dinleyin! Duymuyor musunuz? Duyan herkesi umutsuzluğa iten, derinden, tek bir bas nota. Temiz ve yüksek ve derin ve fazlasıyla müzikal, ama o kadar kendine has ve şiddetli bir perdede ki onu duyanların hepsi çaresiz evrimlerini durdurdular, düzenleri altüst oldu, ta ki en sonunda dalgalar zirveye ulaşıncaya ve tüm bu cümbüş cılızlaşıp donuklaşıncaya kadar. Yine de şeytan hepsiyle görülmeye değer bir kurnazlıkla alay etti, hiç kimsenin maskesini çıkaramayacağı, günahkar bir alay. Geride yalnız bu gölgeli, viran şekil kaldı. Ve Karanlık her şeyin üzerindeki hudutsuz hükmünü sürdürdü.
Görsel&Referans: NASA/IoA/A.Fabian et al./E. Poe