Maddesel Evren’in büyük bölümü, “karanlık madde” adı verilen şeyden oluşur. Karanlık madde kütle çekimden etkilenir ama hiç elektromanyetik radyasyon yayınlamaz. Karanlık maddenin varlığı ilk kez Jacobus Kapteyn, ardından Fritz Zwicky ve daha sonra da Vera Rubin tarafından ortaya koyulurken miktarı kesin olarak WMAP ve Planck kozmik arkaplan uyduları ile ölçüldü. Karanlık maddenin normal madde üzerindeki baskınlığı düşünülürse (Evren’de normal atomlara kıyasla kabaca beş kat daha fazla karanlık madde bulunuyor) bu maddenin ne olduğunu bilmiyor oluşumuz epey can sıkıcı. En iyi tahminimiz, karanlık maddenin, WIMP’ler (zayıf etkileşen kütleli parçacıklar) adı verilen, tuhaf atomaltı parçacıklardan meydana geldiği. Fizikçiler ve astrofizikçiler, hem yeryüzünde, hem de uzayda telaşla bu teorik WIMP’lerin işaretlerini arıyorlar. Astrofizikçiler yakın zamanda, galaksi kümelerinin X-ışın spektrumlarında, normal maddeden hiçbir çizginin olmaması gereken bir enerji seviyesinde, beklenmedik bir özellik, veya emisyon çizgisi tanımlayarak büyük heyecan yarattılar. Astrofizikçiler bu özelliğin özel bir karanlık madde parçacığı türü tarafından üretilmiş olabileceğini öne sürdü. Ancak Perseus Kümesi’nin Hitomi gözlemevi üzerindeki Yumuşak X-ışın Spektrometresi ile yapılan daha yüksek çözünürlüklü gözlemleri herhangi bir çizginin varlığını göstermediğinde bu heyecan sona erdi. Peki bu, bu karanlık madde modelinin tabutuna çakılan son çivi mi? Perseus kümesinin X-ışın emisyonunun, Chandra X-ışın Gözlemevi ve XMM-Newton X-ışın Gözlemevi’nin verileri kullanılarak yapılan yeni bir analizi, bir çözüm yolunu işaret ediyor olabilir. Chandra ve XMM verileri, muhtemel emisyona ilave olarak, Perseus kümesindeki süperdev kara deliğin yakınlarında, karanlık maddenin tam da doğru enerjisinde karanlık madde X-ışınlarının soğurulmasının da olabileceğini gösteriyor. Bu soğurulmanın Hitomi spektrumundaki zayıflıktan sorumlu olabileceği öne sürülüyor. Takip sürüyor!
Görsel & Referans: X-ışın: NASA/CXO/Oxford University/J. Conlon et al.