Ev sahibi galaksisinden aşırı miktarda madde tüketen ve bu nedenle kendi radyasyonu, galaksinin tüm yıldızlarının toplam emisyonundan daha parlak olan bir biriktiren süperdev kara delik barındıranlar aktif galaksilerdir. Bu enerjinin akıl almaz derecede küçük bir hacimde üretildiğini düşünmek hayret verici: süperdev kara delik milyarca güneş kütlesinden çok daha fazlasını (galaksinin toplam kütlesinin yaklaşık %1’i) taşısa da, kara deliğin (olay ufkuyla ölçülen) boyutu Neptün’ün yörüngesinin içerisine rahatlıkla (ama Dünyalılar için pek de rahat olmazdı) sığardı. Beslenen kara delikler sıklıkla, uzaya doğru yüz binlerce, hatta milyonlarca ışık yılı boyunca uzayan dar ve güçlü parçacık hüzmeleri oluşturur. Blazarlar adı verilen bazı aktif galaksilerde kara deliğin jeti, çok parlak ve değişken yüksek enerji X-ışın ve hatta Gama-ışın emisyonu üreterek doğrudan Dünya’ya doğrultulmuştur. Bu galaksiler bize kara delik birikimi ve jet üretiminin eşsiz görüntülerini verir ama emisyonu tamamen karakterize edebilmek için neredeyse tüm elektromanyetik spektrumu kapsayan gözlemler gerektirir. Ve bu kaynaklar fazlasıyla değişken olduklarından bu gözlemler neredeyse eş zamanlı olmak zorundadır. Bu da meşgul astronomlar ve çok fazla talep alan teleskoplar için ayarlanması zor bir şey. Ama yakın zamanda, hedefin önemli bir blazar olan 3C 279 olduğu böyle bir çoklu dalga boyu gözlem kampanyası başarıya ulaştı. Gözlemler blazarın INTEGRAL Gama-ışın uzay laboratuvarı tarafından görülen büyük bir parlaması etrafında gerçekleşti ve birkaç farklı uzay ve yer teleskobu bu özellikle aktif zaman boyunca (nispeten) hızlıca aktif galaksiye doğru çevrildi. Yukarıdaki görsel (sağ altta) 3C 279’un neye benzeyebileceğine dair bir sanatçı tasvirini gösterirken, grafik blazarın parlaklığını (SMARTS optik gözlemevi ve uzay temelli gözlemevleri Swift, INTEGRAL ve Fermi Gama-ışın Uzay Teleskobu tarafından ölçüldüğü şekilde) optikten Gama-ışın dalgaboylarına kadar özetliyor. Gri kesintisiz çizgi ve beyaz kesikli çizgi kara deliğin davranışını tarif eden iki teorik modeli temsil ediyor. Her iki model de gözlemleri tarif ediyor ama her ikisi de verilere uygun olabilmek için alışılmadık biçimde aşırı özelliklere ihtiyaç duyuyor.
Görsel & Referans: Bottacini et al., 2015, The Astrophysical Journal, 832, 17; ESO/M. Kornmesser