En muhteşem astronomik görüntülerden biri de, 4 Temmuz 1054’te patlayan ve Dünya’dan neredeyse gerçek zamanlı görülen (yalnızca ışığın yaklaşık 6,500 yıllık seyahat süresince gecikti) bir yıldızın kalıntısıdır. Bu patlama, Güneş Sistemi dışında belki de üzerinde en çok çalışılan uzay cismini, Yengeç Nebulası’nı, ya da Messier 1’i yarattı. Yengeç Nebulası, atan kalbini, Washington DC şehrinden daha büyük olmayan, ama yine de Güneş’ten daha fazla madde taşıyan ve saniyede 30 kerelik inanılmaz bir hızla dönen bir pulsarı çevreleyen sıcak gaz, hızla hareket eden elektronlar ve atom çekirdeklerinden oluşan parlak bir buluttur. Bu nötron yıldızının kuvvetli manyetik alanı ve hızlı dönüşü, radyodan X-ışınlarına kadar zonklamalar meydana getiren ve etrafını saran nebulayla dramatik şekilde etkileşen kuvvetli parçacık huzmeleri üretir. Yengeç, dev yıldızlar öldükten sonra ne olduğunu incelemek, nötron yıldızlarının fiziğini ve hatta nötron yıldızının yüzeyinin altında hangi türde tuhaf maddelerin var olduğunu anlamak adına önemli bir laboratuvar sunuyor. Yengeç, parlak ve nispeten yakın bir X-ışınları kaynağı olmasıyla modern X-ışın uydu gözlemevlerinin kalibrasyonunda bile kullanılıyor. Bu görsel Yengeç Nebulası’nın, radyo, kızılötesi, optik, UV ve X-ışın fotoğraflarını bir araya getiren en iyi çoklu dalga boyu görseli. Her fotoğraf Nebula’nın fiziksel durumunun farklı yönlerine dair ipuçları sunuyor: güçlü manyetik alanlar, sıcak toz, yoğun gaz boğumları boyunca ilerleyen sıcak elektronlar, ve patlamanın güç verdiği ve merkezdeki dönen pulsarın güçlü manyetik alanı tarafından harekete geçirilmiş milyon derecelik gaz.
Görsel & Referans: G. Dubner (IAFE, CONICET-University of Buenos Aires) et al.; NRAO/AUI/NSF; A. Loll et al.; T. Temim et al.; F. Seward et al.; Chandra/CXC; Spitzer/JPL-Caltech; XMM-Newton/ESA; ve Hubble/STScI