Basit deneyler en iyileridir, özellikle de kozmik bir ölçekte gerçekleştirildiklerinde. Birkaç yıl önce astronomlar cevabını bulmak imkansız gibi görünen bir soru sordular: Karanlık madde, günümüzdeki Evren’in yaklaşık dörtte birini oluşturan gizemli şey, kütle çekim dışında bir yolla etkileşim kuruyor mu? Örneğin bir kova “normal” maddeyi ve karanlık maddeyi atmış olsanız hangisi daha uzağa giderdi? Neyse ki bu soruyu yanıtlamak için gerekli olan araçlara ve sınama ortamına sahiplerdi. Araçlar Hubble Uzay Teleskobu ve Chandra X-ışın Gözlemevi, ortam ise birbirlerinin içinden hızla geçen galaksilerin bir kümesinden oluşan bir kozmik karmaşa, Kurşun Kümesi’ydi. Astronomlar kütle çekimle ve basınç kuvvetleriyle yavaşlayan ve ürettiği X-ışınlarıyla görülebilen “normal” maddenin dağılımını ölçmek için Chandra’yı kullandılar. Astronomlar Hubble’ı kullanarak ise ışık bükülmesinin (Einsten’ın “kütle çekimsel merceklenmesi”) miktarından kütle çekim yapan maddenin dağılımını ölçmeyi başardılar ve normal ile karanlık maddenin dağılımının kesinlikle farklı olduğunu buldular: karanlık madde normal olan kadar yavaşlamıyordu. Yukarıdaki görsel bu deneyin, MACS J0025.4-1222 adı verilen çarpışan kümeyi kullanan farklı bir örneğini gösteriyor. Görüntüde pembe normal madde tarafından üretilen X-ışın emisyonunu, mavi ise karanlık maddenin, Hubble tarafından ölçülen kütle çekimsel merceklenme gözlemleriyle belirlenen dağılımını gösteriyor. Bir kez daha, karanlık madde dağılımı normal maddenin konumunun dışında yer alıyor ve yalnızca kütle çekim yoluyla etkileştiğine dair daha fazla kanıt sunuyor.
Görsel & Referans: X-ışın (NASA/CXC/Stanford/S.Allen); Optik/Merceklenme (NASA/STScI/UC Santa Barbara/M.Bradac)